Kan bağışlarının yaklaşık yüzde 25’i kanser hastaları için kullanılıyor. Kanın acil değil, sürekli gereksinim olduğuna dikkat çeken Kanser Savaşçıları Derneği, düzenli kan bağışı çağrısı yapıyor. Dernek, Kızılay’la birlikte başlattığı ‘Damardan Kahramanım Olur musun?’ kampanyasıyla kanser hastaları için kan bağışına davet ediyor.
Kızılay’ın verilerine göre, Türkiye’de her yıl 3 milyon ünite kan kullanılıyor. Kan bağışının bir kısmı ameliyat, travma, afet gibi ‘acil durumlar‘da naklediliyor. Ama kan ve kan ürünlerinin önemli oranı başta kan kanseri olmak üzere farklı kanserler, talasemi (Akdeniz anemisi), kemik iliği yetmezliği gibi kan hastalıklarının tedavisinde kullanılıyor.
Kanın yerine konulabilecek herhangi bir ürün ya da ilaç henüz bulunmuyor. İhtiyaç duyanlara ilaç olan kanın tek üreticisi insan bedeni. Dolayısıyla kan bağışı dışında elde etmenin yolu yok.
Başta akut lösemiler olmak üzere, lenfoma, miyelodisplastik sendrom, multipl miyelom gibi kan (kemik iliği) kanserlerinin yanı sıra organ tümörlerinin tedavisinde kemoterapi ilaçları veriliyor. Bu ilaçlar, kemik iliğini baskılıyor. Baskılanma nedeniyle kemik iliği kan ve kan ürünleri üretemiyor. Tedavi sırasında her 2-3 haftada bir hastalar nakle ihtiyaç duyuyor. Kan veya ürünlerinin verilmemesi halinde, kanserin tedavisinde de ilerleme olmuyor hatta geriye düşüş yaşanabiliyor.
470 ml’lik kan, işlemden geçirilerek kırmızı hücreler, plazma ve trombositlere ayrılıyor. Örneğin bir akut lösemi hastası her ay ortalama dokuz ünite (2,25 litre) kırmızı hücreye veya her ay 36 ünite (1 litreden biraz fazla) trombosite ihtiyaç duyuyor. Kanser tedavisi sırasında bir hasta, her ay ortalama 18 bağışçının verdiği kanla yaşama bağlanıyor.
Talasemi ve orak hücreli anemiler gibi pek çok kan hastalığının tedavisinde de kan nakli ihtiyacı sık duyuluyor. Örneğin talasemi hastaları her 2-3 haftada bir kan almak zorunda.
Kan vermek bağışçıda hiçbir kayba yol açmazken, ihtiyaç duyan hastanın hayatını kurtarıyor, tedavisini kolaylaştırıyor ve etkisini artırıyor.
‘Kan bulunca ağlıyoruz‘
Lösemi hastası kızına sık sık kan nakli yapılan Aslı Taş, “Doktorlar bize ‘kan lazım’ dediğinde tek sorumuz ‘ya kan bulamazsak ne olacak?’ oluyor. Kan bulununca da oturup ağlıyorsun. Çünkü biliyorsun ki o kanın içinde şifa var. Kızıma kan verenler için dua ediyorum. Herkes damardan kahraman olsun” diyor.
Oğlu bir yıldır lösemi tedavisi gören İrade Rızabeyli kan bulma sıkıntısı yaşayan hasta yakınlarından sadece biri. Süreçte korktukları için kan vermekten vazgeçenlerle karşılaşmış. Rızabeyli, “Düşünün elinizde bir liste var. Siz o listeyle insanlara ulaşmaya çalışıyorsunuz. Her numara önünüze geldiği zaman, ‘bu sefer olacak’. diyorsunuz. Vazgeçenler oluyor. Belki de yardım etmek istiyorlar ama aradığımızda gelemeyeceklerini, yoğun olduklarını söylüyorlar” diye anlatıyor yaşadıklarını.
‘En yaşamsal ve yürekten bağış!‘
Kanser Savaşçıları Derneği Başkanı Belma Kurdoğlu Akgün kanser hastalarına destek olmak isteyen herkesi düzenli kan bağışı yapmaya davet ediyor: “Toplumda sadece afet, trafik kazası, ameliyatlar gibi akut durumlarda kana ihtiyaç olduğunu sanılıyor. Oysa kan ve ürünleri nakli kanser hastaları için hayati ve gerçek bir ihtiyaç. Biz de ‘kan ver, hayat kurtar’ diyoruz.”
İç hastalıkları ve hematoloji uzmanı Prof. Dr. Mustafa Çetiner, kan ve ürünleri naklinin, kanser tedavisinin parçası olduğunu söylüyor. Her üç kan ürününden biri kanser hastalarında kullanılıyor. Çetiner, kan ve ürünü bulmanın çok kolay olmayabileceğini belirtiyor: “Türkiye’de kan bağışını özendirmek zorundayız. Bunu sadece kanser hastaları için de değil, kronik nakil bağımlısı talasemi ve benzeri hastalıkları bulunanlar için de yapmalıyız. Kan en yaşamsal, yürekten ve ücretsiz bir tedavi. Bir insana dokunmanın en doğrudan yolu kan bağışı.”
Kemoterapi türleri kemik iliğine zarar verebiliyor, kırmızı kan hücresi ve trombosit üretimini azaltabiliyor. Çetiner, “Ağır tedaviler bazen yaşamı tehdit eden enfeksiyonlar veya kanama riski oluşturabilir. Düşük kan değerleri, kanser tedavisinin önemli bir yan etkisi. Bazı kanser türleriyse iç kanamaya yol açabiliyor veya hastanın vücudunun kan hücresi üretmesini engellenebiliyor. Bu nedenle kanser tanısı alanların çoğu için kan ve trombosit transfüzyonu ihtiyacı doğuyor” diye anlatıyor.
“Çok bulunan kan gruplarında da ihtiyaç var”
Pediatrik hematoloji ve onkoloji uzmanı Prof. Dr. Barış Malbora, çocuklardaki doğumsal ya da edinsel kemik iliği yetmezliklerinde, kanserlerde, talasemilerde düzenli kan ürünleri nakli yapılması gerektiğini hatırlatıyor. Kök hücre nakillerinde kemik iliği baskılanıyor. Dolayısıyla kan üretemiyor. Bu çocukların kemik iliği yeniden çalışana kadar çok ciddi miktarlarda kan ürünlerine ihtiyaç duyuyor. Malbora, “Kan ürünü bizler için acil değil, sürekli gereksinim. Acil olduğu yanılgısını hep birlikte kırmalıyız. Bazı kan gruplarının toplumda daha fazla, bazılarının daha az görüldüğünü biliyoruz. Daha fazla görülen kan grubuna sahip donörlerimiz daha az kan bağışı yapma eğiliminde. Nasıl olsa başkası mutlaka bulunabilir diye düşünebiliyorlar. Biliyoruz ki bu oran hastalar için de geçerli. Bu kan grubuna sahip hastaların da sayısının da daha fazla olduğunu unutmayalım” diyor.
“Daha kaliteli ve uzun hayat için kan nakline ihtiyaçları var”
Tıbbi onkoloji uzmanı Prof. Dr. Mahmut Gümüş’ün verdiği bilgiye göre, yılda yaklaşık 200 bin kişi kanser tanısı alıyor. Kanser artık kronik, birlikte yaşanabilir bir hastalık. Bunları da kattığımızda 500 bin kişiden söz ediyoruz. Hekimler olarak yaşamı uzatmak ve daha kaliteli hale getirmek ana hedefleri olduğunu söyleyen Gümüş, şöyle devam ediyor: “Hastalarımız için kanın önemi büyük. İlaçlarla hedefimize ulaşmaya çalışırken çoğu zaman kan ve ürünlerine ihtiyacımız oluyor. Bunu da bağışçıların kanlarından karşılıyoruz. Kan candır. Cana kahramanlık yakışır. Kan bağışı yapmaya davet ediyoruz.”
Kadınlar dört, erkekler üç ayda bir bağışlayabilir
Türk Kızılay Kan Hizmetleri Kan Bağışçısı Yönetimi Müdürü Dr. Metin Kalender, 18 bölge kan merkezi, 68 kan bağışı merkezi ve 250 gezici istasyonla kan bağışı aldıklarını söylüyor. İhtiyacın yüzde 92’sini Kızılay, yüzde 8’ini geçici bölge kan merkezi ruhsatı olan üniversite hastaneleri karşılıyor. Sıkıntı yaşamamak için kan ve ürünleri stokunun belirli bir seviyede tutulması gerekiyor. Günde yaklaşık 9 bin ünite kan topladıklarını belirten Kalender, “Kan kaynağı insan olan tek ilaç. Daima ve düzenli kan bağışına ihtiyacımız var. 18-65 yaş arası, 50 kilo üstü, sağlıklı herkes kan bağışında bulunabilir. Kadınlar dört, erkeklerse üç ayda bir defa kan bağışı yapabilir” diyor.